Söz malikanesinin padışahı muhammed füzuli'nin yaratıcılığına verılen en değerlı ödül

Özet

Makale, milli lider Haydar Aliyev'in klasik Azerbaycan edebiyatı ve onun önde gelen temsilcisi Muhammed Fuzuli hakkındaki görüşlerini analiz etmekte ve büyük liderin şairin hatırasını yaşatmak ve mirasını dünyaya tanıtmak için hedef odaklı faaliyetlerinden bahsetmektedir. Bu meselenin Azerbaycan halkının milli menfaatine hizmet ettiği tespit edilmiştir. Ülke çapında liderin Fuzuli'ye olan bitmeyen sevgisi çocukluktan itibaren şekillenmiştir. Lisede okurken resimle ilgilenen Haydar Aliyev'in yaptığı resimlerden biri de Fuzuli'nin portresiydi. Milli liderin klasik edebiyat mirasına yaptığı önemli hizmetlerden biri de Muhammed Fuzuli'nin mezarının korunması ve türbesinin inşasında oynadığı roldür. 1977 yılında Fuzuli'nin mezarının taşındığı ve cenazesinin bir caminin bodrumunda tutulduğu haberi milli lideri derinden etkilemiş ve bu nedenle mezarın restorasyonu için uzun süreli, tutarlı ve kararlı bir mücadele yürütmüştür. Milli lider edebiyat alimlerine klasik Azerbaycan edebiyatının temsilcilerini ve Fuzuli üzerine yapılan çalışmaları çağdışı ve köhne Sovyet ideolojisinin tipik kalıp yargılarının ötesinde değerlendirmelerini tavsiye ediyordu. 1996 yılının UNESCO tarafından Fuzuli yılı ilan edilmesi, şairin eserlerinin araştırılmasına ve tanıtılmasına ivme kazandırmıştır. Şairin doğduğu, yaşadığı ve öldüğü Irak'ta, Orta Asya cumhuriyetlerinde, UNESCO konutunun bulunduğu Paris'te, İran ve Türkiye'de ve ayrıca Rusya'da şairin yaratıcılığına adanmış etkinlikler düzenlendi. Bu dönemde şairin eserleri altı cilt ve iki cilt halinde yeni bir formatta yayınlandı. Mali zorluklara rağmen milli lider, şairin 500. yıl dönümüne hazırlık döneminde Uluslararası Fuzuli ödülünün kurulmasına ilişkin kararnameyi imzaladı. Bakü'de düzenlenen jübile töreninde dünyanın otuz iki ülkesinden yetmiş temsilci, dünyadaki manevi zenginliğimizin bir kez daha göstergesi olan bir konuşma yapmıştı. Bütün bunlar, Azerbaycan Yazma Eserler Enstitüsü'ne Fuzuli adının verilmesi, dahi liderin söz mülkünün padişahı olarak kabul edilen Fuzuli'nin yaratılmasına gösterilen büyük ilgi ve kaygının bir göstergesidir.